NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
حَدَّثَنَا
قَبِيصَةُ
حَدَّثَنَا عَبَّادٌ
السَّمَّاكُ
قَالَ
سَمِعْتُ سُفْيَانَ
الثَّوْرِيَّ
يَقُولُ
الْخُلَفَاءُ
خَمْسَةٌ
أَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ
وَعُثْمَانُ
وَعَلِيٌّ
وَعُمَرُ
بْنُ عَبْدِ
الْعَزِيزِ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُمْ
Abbâd es-Semmâk (şöyle)
dedi: Ben Süfyân es-Sevrî'yi:
"Halifeler beştir:
Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Ömer İbn Abdi'l-Azîz. Allah onlardan razı
olsun" derken işittim.
İzah:
Hattâbi (r.a.)'in
açıklamasına göre (4627) numaralı hadis-i şerifte, geçen: "Biz Nebi
zamanında Hz. Ebu Bekir'e kimseyi denk tutmazdık" mealindeki cümlede Hz.
Ebû Bekr'e denk olamayacakları söylenen kimselerden maksat haklarında:
"onlara danış..."[Al-i İmran 159] âyet-i kerimesi nazil olan
kimselerdir. Bir başka ifadeyle bu kimselerden maksat şûra üyeleridir.
Bunların, tavsiye ve görüşlerine müracâat edilebilen kimseler oldukları âyet-i
kerime ile sabit olduğundan, faziletleri herkes tarafından kabul edilen
kimselerdir. Bu sebeple sahabe-i kiram arasında faziletlerine göre bir
sıralama söz konusu olunca, şûra üyelerinin akla gelmemesi mümkün değildir. Hz.
Abdullah İbn Ömer, Hz. Ebu Bekr'in sâhabiler arasındaki yerini belirtmek
isteyince, tabiatiyle. aklına ilk gelen husus, faziletlerinde şüphe olmayan
şûra üyeleriyle mukayese etmek olmuştur. Çünkü ümmetin en faziletlileri, Hz.
Nebi dönemindeki şûra ehli olduğuna göre, Hz. Ebû Bekr'in onlardan üstün
olduğunu söylemek, onun Hz. Nebiin ümmetinin tüm fertlerinden üstün olduğunu
söylemek anlamına gelir.
İslâm tarihinden
anlaşıldığı gibi, Hz. Nebi zaman zaman değişik cemaatlerle bir şûra oluşturup
onlarla istişare etmiştir. Bunlardan birisi Uhut savaşına katılan
mücahidlerdir.[ed-Dûri, Kahtan Abdurrahman, Eş-Şûra, 146.] Nitekim "bir
Nebi, zırhını giydikten sonra (harpten vazgeçerek) onu çıkarması kendisine yakışmaz"[Buhari,
i'tisam] mealindeki hadis-i şerifte bunu ifade etmektedir.
Sözü geçen şurayı
oluşturan diğer bir cemaat büyük Bedir savaşına katılan mücahidlerdir. Hz.
Nebi, Bedir savaşına çıkarken onlarla istişare etmiştir.[Müslim, cihâd, Ahmed
b. Hanbel, III; 105, 188. 219, 220, 258, İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihâye, III,
262.] Üçüncüsü ise Habbâb İbn Münzir, Ebu Bekir ve Ömer gibi akıl ve
görüşlerine güvenilen sahabilerdir.
Nitekim Hz. Nebi, Bedir
Savaşma giderken ordunun karargahını nerede kuracağı konusunda, Habbâb İbn
Münzir'le Bedir'de ele geçen esirlerin, fidye karşılığında salınıp salmmayacağı
konusunu da Abdullah İbn Mes'ud, Ebıı Bekir, Ömer fr.a.) gibi sahâbileıie
görüşmüş ve bir karara bağlamıştır.
Hendek savaşında,
Gatâfanlılarla yapılan sulh müzakeresi esnasında da Sa'd ibn Mûaz ve Sa'd İbn
Ubade ile istişare etmiştir.[ed-Dürî Kahlan, eş-Şûra. 148-151.]
Yine Hattâbî (r.a.)'in
açıklamasına göre, Hz. Abdullah, Hz. Ali'nin faziletini bildiği halde bu
hadiste O'ndan hiç bahsetmemiştir. Çünkü, Hz. Ali, Hz. Nebi devrinde daha
çocuktu. O devirde çocukluk devrinden çıkmış yaşlı başlı kimseleri söz konusu
ettiği için Hz. Ali'den bahsetmesi uygun düşmemiştir.
Hz. Ali'nin, faziletçe,
Hz. Ebu Bekir ve Ömer'den sonra gelen sahabi-lerden biri olduğu bilinmekle
beraber ulema Hz. Ömer'den sonra Hz. Osman'ın mı yoksa Ali'nin mi daha
faziletli olduğu konusunda ihtilâf etmişlerdir. Selef ulemâsının Cumhuruna
göre Hz.'Osman, Hz. Ali'den daha faziletlidir. Küfe ulemasının Cumhuruna göre
ise Hz. Ali, Hz. Osman'dan daha faziletlidir.
Nitekim Süfyân-ı Sevri
(r.a.); "Kûfe'nin ehl-i sünnet ulemasına göre, Hz. Ali Hz. Osman'dan daha
faziletlidir. Basralı ehl-i sünnet ulemasına göre ise Hz. Osman daha
faziletlidir1' demiştir.
Müteahhirin ulemâsı ise
bu hususta çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları sahabe olarak Hz. Ebu
Bekir'in bütün sahabilerden üstün olduğunu söylerken bazıları da Hz. Nebie
yakınlık cihetinden Hz. Ali'nin bütün sahabelerden üstün olduğunu
söylemişlerdir.
"Hiçbir sahabenin
diğerinden daha üstün veya aşağı olduğu söylenemez" diyenler olduğu gibi,
Ebu Bekir (r.a.)'in Hz. Ali'den daha hayırlı, Hz. Ali'nin ise Hz. Ebû Bekir'den
daha faziletli olduğunu söyleyenler de vardır. Bu görüşte olanlara göre hayırlı
olmak başka faziletli olmaksa başkadır. Çünkü hayır geçişlidir (yani kişinin
kendisini aşarak başkasına da ulaşır), fazilet ise geçişsizdir.
BezIu'I-Mechûd
yazarının dediği gibi sahabeler arasında faziletçe en üstün olanlar dört
halifedir. Bunların kendi aralarındaki derecelendirme ise hilafet sırasına göre
en başta Hz. Ebû Bekir, sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman, sonra Hz. Ali gelir.
(4629) numaralı hadis-i
şerifteki: "Ben sadece müslürnânlardan biriyim" mealindeki Hz. Ali'ye
ait söz, Hz. Ali'nin faziletsiz olduğuna değil, onun tevâzuuna delalet eder.
Binâenaleyh bu hususta
en isabetli görüş ehl-i sünnetin görüşü olduğundan Hz. Süfyan-ı Sevrî aksini
iddia eden bir kimsenin bir anlamda muhacirleri de ensan da suçlamış olacağından
onun amellerinin Allah katında makbul olmayacağını söylemiştir. Çünkü yüce
Allah: "Güzel soz ona çıkar, iyi amel onu yükseltir"[Fatır10]
buyurmuştur.
(4631) numaralı hadis
ise ayrıca Ömer İbni Abdil-Aziz'ın sünnet çizgisinde icrây-ı hükümet eden
İslam halifelerinden biri olduğunu açıkça ifade etmektedir.